MUHAMMED ŞABAN KÂMÎ-İ ÂMİDÎ’NİN MİRÂCİYYE’Sİ

Peygamberimiz’in Mescid-i Haram’dan Mescid- i Aksa’ya yolculuğu, oradan da Allah Teâlâ katına çıkarak Mekke’ye geri dönmesi mucizesini genelde didaktik bir tarzda ve müstakil olarak anlatan Mirâciyeler, bazen de Divânlar veya Hz. Peygamber’i konu edinen edebi türler içinde (Na‘t, Mevlid, Hilye vs.) yer almıştır. Milâdî 9. yüzyıldan itibaren edebiyatımızda manzum/mensur olarak yer almaya başlayan bu eserler, nazım şekli olarak daha çok Kaside ve Mesnevî tarzında yazılmıştır. Çalışmamıza konu olan Mirâciye’nin de içinde bulunduğu Divân 1280(1863) yılında İstanbul’da taşbaskıyla basılıp yayınlanm... Mehr ...

Verfasser: Mermutlu, Mehmet Saıt
Dokumenttyp: Artikel
Erscheinungsdatum: 2022
Sprache: Turkish
Permalink: https://search.fid-benelux.de/Record/base-28819126
Datenquelle: BASE; Originalkatalog
Powered By: BASE
Link(s) : https://hdl.handle.net/11468/28473

Peygamberimiz’in Mescid-i Haram’dan Mescid- i Aksa’ya yolculuğu, oradan da Allah Teâlâ katına çıkarak Mekke’ye geri dönmesi mucizesini genelde didaktik bir tarzda ve müstakil olarak anlatan Mirâciyeler, bazen de Divânlar veya Hz. Peygamber’i konu edinen edebi türler içinde (Na‘t, Mevlid, Hilye vs.) yer almıştır. Milâdî 9. yüzyıldan itibaren edebiyatımızda manzum/mensur olarak yer almaya başlayan bu eserler, nazım şekli olarak daha çok Kaside ve Mesnevî tarzında yazılmıştır. Çalışmamıza konu olan Mirâciye’nin de içinde bulunduğu Divân 1280(1863) yılında İstanbul’da taşbaskıyla basılıp yayınlanmıştır. Bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Tahirağa Koleksiyonunda 522/4 numarada kayıtlıdır. Manzum ve mensur olarak 12 eser kaleme almış olan Muhammed Şaban Kâmî Efendi’nin Divânı’nda yer alan Mirâciyye Esleme’l-Minhâc İlâ Selleme Evsâfi’l-Mi‘râc başlığıyla Toplam 130 beyit tutarında ve Kaside şeklinde, aruzun Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün Mefâ‘îlün vezninde kaleme alınmıştır. Kâmî Efendi eserini yazarken ağdalı denilebilecek bir üslup benimseyerek, Arapça ve Farsça kelimeleri, tamlamalar ve terkipleri sıklıkla kullanmaktan kaçınmamıştır. Nitekim, “Na?am-s?z-ı ?arı??m-i bezm-i ?acle Zühre-i zehr?, Şehen-ş?h-ı kerem-ferm? rum?z-?muz-ı m?-ev??, Şehen-ş?h-ı serı??r lı??-ma‘all?h mazhar-ı levl?k, O med‘uvv-i tecelli- g?h ?a?ret-i tav‘-ı ferm?n-ber” şeklinde olduğu gibi, bazıları nerdeyse bütün mısraı kaplayan bir terkip hâlindedir. Eserde mirâciye konusunu içeren genel bilgiler özellikle mucizelerden bir kaçı (şakku’l- kamer, gittiği her yerde O’na gölgelik olan bulutlar ve Hz. Ebubekir’le beraber sığındıkları mağara girişine güvercinin yuva yapması) sanatkârane bir üslup içerisinde fakat çok da fazla detaya inilmeden aktarılmıştır. Manzumenin son iki beytini Farsça olarak kaleme aldığı görülen Kâmî’nin zaten Farsça ve Arapça’ya vakıf olduğu bilinmektedir.