Tasavvufî şiirin gücü: Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Samih Rifat, Hasan Ali Yücel tekke şâiri midir?

Atıf alanında belirtilen sayfa numaraları derginin basılı hâlinden alınmıştır. ; İnsanoğlunun hayatı anlaması ve kavraması belli oranda daha önceki asırlarda ortaya konan eser ve yorumlar yardımıyla olmaktadır. İnsan, yaşayanlardan olduğu gibi yaşamayan insanlardan, onların eser ve fikirlerinden de beslenen bir özelliğe sahiptir. Bu “beslenme” ile birlikte “eski” lere olan hayranlığı da bazan büyümekte ve süreklilik kazanmaktadır. Okuduk ve dinledikleriyle asırlar önce yaşamış olan kimselerle bütünleşir, onlarla birlikte olur, onların adı dahi anıldığında heyecanlanır, mutluluk duyar, onlara g... Mehr ...

Dokumenttyp: Artikel
Erscheinungsdatum: 2000
Verlag/Hrsg.: Uludağ Üniversitesi
Schlagwörter: Tasavvuf tarihi / Şiir / Tekke kültürü / Sanatkâr yaratılış / Değerler sistemi / Culture of dervish lodge / Poem / History of sufism
Sprache: Turkish
Permalink: https://search.fid-benelux.de/Record/base-26883326
Datenquelle: BASE; Originalkatalog
Powered By: BASE
Link(s) : http://hdl.handle.net/11452/14025

Atıf alanında belirtilen sayfa numaraları derginin basılı hâlinden alınmıştır. ; İnsanoğlunun hayatı anlaması ve kavraması belli oranda daha önceki asırlarda ortaya konan eser ve yorumlar yardımıyla olmaktadır. İnsan, yaşayanlardan olduğu gibi yaşamayan insanlardan, onların eser ve fikirlerinden de beslenen bir özelliğe sahiptir. Bu “beslenme” ile birlikte “eski” lere olan hayranlığı da bazan büyümekte ve süreklilik kazanmaktadır. Okuduk ve dinledikleriyle asırlar önce yaşamış olan kimselerle bütünleşir, onlarla birlikte olur, onların adı dahi anıldığında heyecanlanır, mutluluk duyar, onlara gönülden selam ve saygılarını arzeder. Tekke kültüründe yaygın olan adetlerden biri de “eski” şahsiyetlerin ismi hangi vesile ile olursa olsun anıldığında “hû” diyerek saygı ve bağlılık ifade eden, hâl ve tavır içine girmektir. Ruhen onlarla bütünleşerek “gönülden gönüle yol vardır” kaidesince onları yadetmektir. Onlarla ilgili olarak yazılan binlerce şiir bu “bağ”ın canlılığına şahittir. Şüphesiz sanatkâr yaratılışlı insanlar bu “bağ”ı daha kolay kurabilmekte ve daha uzun süreyle canlı tutabilmektedirler. Şairler “dünkü” büyük şahsiyetlerle kolay irtibat kurabildikleri gibi günün değerleriyle de bazan çok çabuk kaynaşabilmektedirler. Onun için Cumhuriyet öncesi şiir yazmaya başlayan bir çok şairin “değerler sistemi” Cumhuriyet’le birlikte hemen değişmiş ve farklılaşmıştır.